Varis, venöz sistemde kapak yetmezliği sonucu gelişen, yüzeyel venlerin genişlemesi ve kıvrılması ile karakterize kronik bir venöz hastalıktır. Patogenezinde genetik faktörlerin yanı sıra yaşam tarzı, özellikle beslenme alışkanlıkları önemli rol oynamaktadır. Güncel literatür, varis tedavisinde beslenmenin destekleyici ve koruyucu etkilerini vurgulamaktadır.
Antioksidanlar açısından zengin besinlerin tüketimi, venöz endotel fonksiyonlarının korunmasına katkı sağlar. Özellikle askorbik asit (C vitamini), kolajen sentezini destekleyerek damar duvarlarının yapısal bütünlüğünü güçlendirir. Bunun yanı sıra flavonoidler, anti-inflamatuar ve venotonik etkileriyle dikkat çeker. Kuersetin, antosiyanin ve hesperidin gibi flavonoidler kırmızı meyveler, narenciye ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde yoğun olarak bulunur. Bu bileşikler kapiller geçirgenliği azaltır, mikrosirkülasyonu iyileştirir ve ödemin gerilemesine katkı sağlar.
Diyet lifi tüketimi de venöz sağlığı dolaylı olarak etkiler. Yetersiz lif alımı kronik konstipasyon riskini artırarak intraabdominal basıncı yükseltir ve bu da alt ekstremite venöz dönüşünü olumsuz etkiler. Bu nedenle tam tahıllar, baklagiller ve sebzeler gibi lif yönünden zengin besinlerin düzenli tüketimi önerilmektedir.
Hidratasyon durumu da venöz dolaşım açısından kritik öneme sahiptir. Günlük yeterli su alımı, hemoviskoziteyi azaltarak venöz stazı önlemeye yardımcı olur. Ayrıca sodyum tüketiminin kısıtlanması, sıvı retansiyonu ve periferal ödemin azaltılmasına katkı sağlar.
Sonuç olarak, varis hastalığının yönetiminde medikal ve cerrahi yaklaşımların yanı sıra, bilimsel temellere dayalı beslenme stratejileri ile hastalık progresyonu yavaşlatılabilir ve semptomatik iyileşme sağlanabilir.